Web Sitesi
http://karsiliksizcek.bir.tc
Hakkında
Çek, bir ödeme aracıdır ve görüldüğünde ödenir. Çekin üzerine keşide tarihinden ayrı olarak yazılan ve çekin ödeneceği zamanı gösteren herhangi bir kayıt çekin geçerliliğini etkilemez, bu kayıtlar yazılmamış sayılır. Bununla birlikte kanun koyucu, çek üzerine gerçek keşide tarihinin yazılmasını zorunlu tutmamıştır. Kanun koyucunun bu tutumu, uygulamada, çek üzerine gerçek keşide tarihi yerine ileri bir tarih yazılmasına olanak tanımıştır. 'İleri tarihli çek' olarak adlandırılan bu çekler, ödeme aracı işlevi yanında, kredi aracı olma işlevini de yerine getirmektedirler.
Keşidecinin ağır yaptırımlara tabi olması çek bedeli muhatap bankaca karşılıksız olduğu gerekçesiyle hamiline ödenemediği durumlarda, keşideci 3167 sayılı Çek Kanunu'nun 16. maddesindeki müeyyidelerle karşılaşacaktır. 16. maddenin ilk şeklinde karşılıksız çek çeken keşidecinin "hapis cezası" ile cezalandırılacağı düzenlenmekteydi. 4814 sayılı Kanun'la 3167 sayılı Çek Kanunu'nun 16. maddesi değiştirilmiş ve karşılıksız çek keşide eden keşidecinin 'ağır para cezası' ile, suçun tekrarı halindeyse 'hapis cezası' ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir.
Bu müeyyideler, alacaklılara alacaklarının ödeneceği konusunda güvence vermektedir. Zira, ağır para ve hapis cezası müeyyidelerinden çekinen keşideci, karşılığı olmayan çek keşide etmeyecektir. Anılan bu müeyyidelerin kredi aracı olan bonoda mevcut bulunmayışı, alacaklıyı ileri tarihli çek kabul etmeye sevk etmektedir. Dolayısıyla, "keşidecinin ağır yaptırımlara tabi olması", lehdarın ileri tarihli çek kabul etmesinin bir nedenidir.
Türkiye'de ödenecek çeklerde muhatap olarak ancak bir banka gösterilebilir (TTK m.694/I). Bankanın muhatap olması alacaklıya, alacağını tahsil edeceğine ilişkin güven vermektedir. Zira bankanın müşterilerine çek defteri verirken basiretsiz davranmayacağı, üçüncü kişiler (alacaklılar) tarafından varsayılmaktadır. Bu durumda alacaklı borçludan, bono almak yerine çek almayı tercih edecektir. Dolayısıyla, "muhatabın banka olması" da, "keşidecinin ağır yaptırımlara tabi olması" gibi, lehdarın ileri tarihli çek kabul etmesinin bir nedenidir.
İleri tarihli çek; hem tefeciliğin, hem de çek senet tahsilatçılığının (mafyanın) ülke ekonomisinde söz sahibi olmasına yol açmaktadır. Şöyle ki; ileri tarihli çek, kötüniyetli hamil tarafından keşideci aleyhine şantaj ve tehdit unsuru olarak kullanılabilmektedir. Bankada çekin üzerinde yazılı keşide tarihinden önce provizyonu olmayan ve hamil tarafından her an çekin ibraz edileceği tehdidine maruz kalan keşideci; hapis cezası ve mafya korkusu nedeniyle bir an önce borcunu ödeme yoluna gitmekte ve sonuçta tefecilerin ağına düşmektedir.
Öte yandaysa, tek amacı alacağını tahsil etmek olan hamil de, kesin çözüm olarak gördüğü çek senet mafyasına çekin tahsil edilmesi için başvurmaktadır. İleri tarihli çek; "keşideci ile tefeci" ve "hamil ile mafya" arasındaki ilişkiler ağının ortasında "sisteme güvensizliği simgeleyen bir abide" olarak yükselmektedir. İleri tarihli çekin, kötüniyetli hamil tarafından keşideci aleyhine şantaj ve tehdit unsuru olarak kullanılabilmesi ticarî ahlakı da bozmaktadır. Ticarî ahlakın bozulması, ekonomik gelişmenin önündeki engellerden biridir.
Sonuç olarak, çekin ödeme aracı, bononun kredi aracı olarak aslî işlevlerine dönebilmesi ve ekonominin vadeli ekonomiden kurtulabilmesi için, ileri tarihli çek uygulamasının piyasadan çekilmesi, onun işlevini üstlenebilecek hukukî-malî araçların piyasaya girmesi gerekir. Ülkemizin ekonomik gerçeklerine ve hukuk sistemine uygun hukukî-malî araçların bulunması, hukukçuların ve iktisatçıların ortak ödevi olmalıdır.
Çekler, Damga Vergisi'nden muaf tutulmuştur. Damga vergisinden muaf olma, keşidecinin ileri tarihli çek düzenlemesinin bir nedenidir. Borçlu bono keşide etmesi durumunda yazılı tutarın binde 7.5'i oranında damga pulu yapıştırarak Damga Vergisi ödemek zorundadır. Borçlu, bonoyla aynı işleve sahip ileri tarihli çek keşide etmesi durumunda vergi masrafından kurtulacaktır.
Hemen belirtelim ki, bu durumda yasal olmayan bir fiil olan "vergi kaçakçılığı" değil, yasal bir fiil olan "vergiden kaçınma" durumu söz konusudur. Vergiden kaçınma, vergi kanunlarına aykırı hareket etmeksizin, bireyin vergi mükellefiyetinden kurtulması ve hazineyi vergi kaybına uğratmasıdır. Bono yerine ileri tarihli çek kullanılması durumunda hazinenin vergi kaybına uğradığı iddiası doğrudur, ancak bu yasal bir durumdur. Öğretide çekin, bir kredi aracı olarak kullanıldığı durumlarda, bu senetlere bono niteliği verilmiş olacağından, kanuna karşı hile hükümlerine göre damga vergisi muafiyetinden yararlanılmaması ve damga vergisinin cezalı olarak tahsil edilmesi gerektiği de ileri sürülmektedir.
Türk Ticaret Kanunu'nun kıymetli evrak hukukuna ilişkin sistemi, kredi aracı olarak "bono ve poliçe", ödeme aracı olarak da "çek" üzerine kurulmuştur. Bu sistem içinde "ileri tarihli çek", çekin kredi aracı olarak da kullanabilmesine olanak tanınması düşüncesiyle, istisna kapsamı içinde zımnen düzenlenmiştir. Ancak, sistem içinde dar bir alanda saklı tutulan ileri tarihli çek, uygulamada geniş bir alanda kullanılmaya başlamıştır.
Bunun sonucu olarak, ileri tarihli çek hem çek sistemini alt-üst etmiş, hem de kredi aracı olan bono ve poliçenin işlevsiz kalmasına yol açmıştır. Sonuç olarak ileri tarihli çek, bir yandan ödeme aracı dairesinde normal çeklere nazaran baskın bir görünüme kavuşarak normal çekleri, diğer yandan da kredi aracı dairesini işgal ederek, bono ve poliçeyi piyasanın dışına itmiştir.
Kategorileri, Faliyet Alanları
facebook
cüneyt
çek mağdurları de...
karşılıksız çek
çek mağdurları si...
karşılıksızçek
çek mağdurları bl...
çek mağdurları